Venedik şüphesiz ki Avrupa’nın hatta Dünya’nın en beğenilen yerlerinden bir tanesi. Burayı ilgi çekici yapan en önemli özeliği ise; şehrin birbirinden kanallarla ayrılmış 118 tane adanın üzerine kurulu oluşu ve bu adalar 400’den fazla köprü ile de birbirine bağlı.
-İtalya’nın Veneto Bölgesi’nin başkenti olan Venedik, her yıl ortalama 30 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor. Biz Ekim ayında oradaydık ve çok büyük bir kalabalık yoktu ama duyduğumuz kadarıyla yüksek sezonda kalabalıktan sokaklarda dolaşmak bile zorlaşıyormuş. Zaten yerel halk da ziyaretçi sayısının fazlalığından şikayetçi ve azaltılmasını talep ediyorlar.
-Venedik sokakları bazen çok karışık ve iki insanın aynı anda yürüyemeyeceği kadar dar olabiliyor. Bu durum kısa süreli kaybolmalara sebep oluyor ama kanalların, köprülerin, dar sokakların tadı da kaybolmadan çıkmıyor.
Venedik Ulaşım Bilgileri
–Floransa‘ya olduğu gibi Venedik’e de Bologna‘dan tren ile geldik. Bologna’dan hızlı tren ile 1 saat 20 dakika gibi bir sürede Venedik Santa Lucia Tren İstasyonu’na ulaşıyorsunuz. Trenlerin konforundan daha önce bahsetmiştik, bu yüzden yolculuğun ne kadar konforlu geçtiğini artık biliyorsunuz. İtalya’da tren yolculuğu ile ilgili yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
-Venedik Santa Lucia istasyonunu diğerlerinden ayıran en büyük özellik; istasyon çıkışında kullanabileceğiniz otobüs,metro ya da tramvay yok. İstasyondan çıktığınız anda kanallar başlıyor. Çıkar çıkmaz yan yana Vaporetto duraklarını göreceksiniz. Venedikte bulunduğunuz süre boyunca kullanacağınız ulaşım aracınız bu olacak.
Venedik’te ulaşım ücretleri oldukça pahalı, Vaporetto ile ulaşımın bedeli tek kişi 7.5 euro.
Venedik Gezilecek Yerler
-Burada sizi en çok etkileyecek olan tabi ki kanallar, bu kanalları birbirine bağlayan köprüler, kanal kenarlarındaki muhteşem binalardan gözlerinizi alamayacaksınız. Adaların üzerine kurulmuş bu şehir insanı şehre ilk adımını attığı andan itibaren etkisi altına alıyor.
-Şehrin daracık sokaklarından da bahsetmek gerekiyor. Bu sokaklarda harita ile ilerleseniz de kesinlikle bir kaç defa kaybolacaksınız. O yüzden kendinizi bırakın ve sokakları keşfetmeye bakın. Salına salına yürüdüğünüz sokağın sonu kanala bağlanabilir, şaşırmayın 🙂
-Venedik’te görmeniz gereken olmazsa olmaz yerler var.Gelin biraz da onlardan bahsedelim;
- Grand Canal
-3,8 kilometre uzunluğu ile Venedik’te bulunan kanallar arasında en büyüğü ve en önemlisidir. “S” şekline olan Büyük Kanal’da görmeniz gereken bir çok yapı yer alıyor.
-Santa Lucia tren istasyonundan başlayarak San Marco Meydanı’na kadar uzanan kanal üzerinde 19.yüzyıla kadar sadece Rialto Köprüsü bulunmaktaymış. Daha sonraları ise insan sayısı arttığı için 2 köprü daha ilave edilmiş ve şuan kanal üzerinde karşıya geçebilmeniz için 3 adet köprü bulunuyor. Kanal üzerindeki ulaşım deniz taksiler, gondollar ve vaporettolar ile sağlanıyor.
- Rialto Köprüsü
-Büyük Kanal üzerinde bulunan en eski ve en ünlü köprüdür. 16.yüzyılda şuanki köprünün yerine tahta bir köprü kullanılmaktaymış. En son 1444 yılında gemi geçiş törenini seyredenlerin ağırlığına dayanamayarak köprünün çökmesi sonucu köprünün yeniden taş olarak yapılmasına karar verilmiş. Günümüzdeki taş köprü, Antonio da Ponte tarafından dizayn edilmiş ve 1591 yılında tamamlanmış.
-Santa Lucia’dan bindiğiniz vaporetto San Marco Meydanı’na giderken Rialto durağına uğruyor.İsterseniz burada inip gezinize buradan başlayabilirsiniz.
-Köprünün üzerinden Büyük Kanal görüntüsü çok güzel.Eğer kalabalıktan fırsat bulup yer bulabilirseniz güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.
-Rialto Köprüsü’ne çok yakın olan Naranzaria Cafe‘yi de tavsiye ederiz.Kanal kenarındaki masalarda oturup Aperol Spritz içmek çok keyifli oluyor.
- San Marco Meydanı
-San Marco Meydanı, Venedik’te görmeniz gereken yerlerin başında geliyor dersek abartmış olmayız. Santa Lucia tren istasyonundan Vaporetto ile ulaşabileceğiniz meydan, turistlerden yoğun ilgi görüyor,bu nedenle çok kalabalık.
San Marco Meydanı şehirdeki en alçak noktalardan ve bu yüzden Ekim-Mart ayları arasında suların yükselmesi ile su altında kalıyor. Biz,Ekim ayında oradaydık , meydanın büyük bir bölümünde bileklere kadar çıkan su vardı ve suya dayanıklı bir ayakkabınız yok ise gerçekten gezmeniz zor. Tabi ki esnaf bunu fırsata çevirmiş ve ayağına takmanız için naylon kılıflar satıyorlar , isterseniz bu sorunu birkaç euro vererek çözebilirsiniz.
Dükler Sarayı, Aziz Mark Çan Kulesi, San Marco Bazilikası, Torre Dell’Orologio meydan ve çevresinde görmeniz gerken önemli eserler.
-Tarihi çok eski yıllara dayanan bu meydanda günümüzde ise festivaller ve konserler düzenleniyor. Meydan çevresinde ve ara sokaklarda ünlü markaların mağazalarını ve dinlenmek için bir çok cafe bulabilirsiniz.
- San Marco Bazilikası
-San Marco Meydanı’nda bulunan meşhur San Marco Bazilikası, Bizans mimari sanatının bilinen en iyi örneklerinden birisi. Dükler Sarayı ile bitişik olan bazilika içindeki altın yaldızlardan ötürü “Altın Kilise” olarak da biliniyor. Bazilikaya girerken ücret ödemiyorsunuz. Sadece içindeki müze ve seyir terası için ücret ödemeniz gerekiyor. Sırt çantalarını ve büyük kol çantalarını içeriye almıyorlar. Sular yükseldiği için turistler suyun üzerine kurulan iskeleden tek sıra halinde ilerliyorlar ve tahmin edebileceğiniz gibi içeriye girmek bu yüzden zaman alıyor.
- San Marco Çan Kulesi
-Adından da anlaşıldığı gibi San Marco Kilisesi’nin çan kulesidir. Bazilikanın önünde bulunan kule 98,6 metre yüksekliği ile şehir manzarasını seyredebileceğiniz güzel bir seçenek. Tabi ki önündeki kısacık! sırayı beklemeyi göze alabilirseniz.
-Yapımına 9.yüzyılda başlanan kule ilk olarak saat kulesi olarak kullanılıyordu. 12. yüzyılda bitirilen çan kulesi, yangınlardan, depremlerden bir çok defa ağır hasarlar alıp tekrar inşa edilmiş. En son 1902 yılında tamamen çöken kule günümüzdeki haline 1912 yılında getirildi ve büyük bir törenle açıldı. Kule tepesinde her birinin farklı anlamı olan 5 adet çan bulunuyor.
- Dükler Sarayı
-San Marco Bazilikası ile yanyana olan Dükler Sarayı, Gotik mimarisinin güzel bir örneğidir. 9.yüzyılda ilk önce şato olarak inşa edilmiş ve Venedik Cumhuriyeti buradan yönetilmiştir. 1923 yılında müzeye dönüştürülmeden önce çıkan yangınlar nedeniyle hasarlar almıştır. Bir çok kez onarılan, restore edilen saray günümüzdeki halini büyük ölçüde 13. ve 14. yüzyıllar arasında yapılan yenilemeler sonunda almıştır.
- Ahlar Köprüsü
-Venedik’te bulunan bir diğer önemli köprü de Ahlar Köprüsü’dür. 1602 yılında Antonio Contin tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Beyaz kireç taşından üstü tamamen kapalı olarak inşa edilen köprünün sadece yan taraflarında ızgaralı ufak pencereleri bulunuyor.
Mahkumlar hücrelerine götürülürken köprü üzerindeki pencerelerden son kez Venedik’i gördükleri için 19.yy’da Lord Byron tarafından köprüye ‘Ahlar’ adının verildiği söylenir.
- Santa Maria della Salute Bazilikası
-17.yüzyılda Vincenzo Scamozzi tarafından Meryem Ana’ya ithafen yapılmıştır.Bu dönemde nüfusun büyük bir kısmı veba salgını yüzünden hayatını kaybettiği için kilisenin bir diğer adı da ” Veba Kilisesi” dir. Salute Bazilikası, Büyük Kanal ve Zattere Kanal’ı arasında bulunuyor. Buraya San Marco Meydanı’na gelmeden Salute durağından inerek ulaşabilirsiniz.