• Home
  • /
  • Almanya
  • /
  • Münih Gezi Notları: Merhaba Oktoberfest Biz Geldik

Münih Gezi Notları: Merhaba Oktoberfest Biz Geldik

Almanya’nın Berlin ve Hamburg’dan sonra 3.büyük şehri olan Münih, ayrıca Bavyera eyaletinin başkenti ve en büyük şehridir. Gelir seviyesi bakımından Almanya’nın en zengin şehirlerinden bir tanesi diyebiliriz.
2.Dünya Savaşı sırasında yoğun bombardıman altına kalan şehir, büyük hasarlar almış. Daha sonra halkın da desteği ile tarihi yapılar aslına uygun şekilde onarılmış.Münih denince ilk akla gelen şey tabi ki Oktoberfest. Bizi buralara çeken de biraz bu oldu zaten. Şehrin hakkını yemeyelim gezilecek, görülecek, yapılacak o kadar çok şey var ki, Münih’te insan zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor.

Oktoberfest Münih için çok önemli bir organizasyon. Her yıl 6-7 milyon turist sadece bu festival için şehre akın ediyor. Festival zamanı ise doğal olarak konaklamanın en pahalı olduğu dönem.

Biz Münih’de neler yaptık,gelin hep birlikte hatırlayalım 🙂

Münih Ulaşım Bilgileri

Münih’in çok gelişmiş bir ulaşım ağı var, S-bahn ve U-bahn sizi istediğiniz yere kolayca götürüyor. Metro haritasına baktığınızda hatlar iç içe geçmiş gibi gelebilir, durak sayısı da fazla gelebilir ama birkaç sefer bindikten sonra alışıyorsunuz. Bu kullanışlı metro ve tren ağını MVV adında bir şirket işletiyor. Gitmeden önce internet sitesinden S-bahn ve U-bahn duraklarının haritasını temin edebilirsiniz ya da MVV uygulamasını telefonunuza indirip saatlerine kadar her şeye kolayca telefonunuzdan ulaşabilirsiniz.

  • Havalimaından Şehir Merkezine Ulaşım

-Münih Franz Josef Strauss Havalimanı şehir merkezine 28 km uzaklıkta bulunuyor. Frankfurt Havalimanı’ndan sonra Almanya’nın en büyük ikinci havalimanı. Buradaki polisleri biraz fazla gerginler, Münih’e girişte birlikte gittiğimiz arkadaşlarımızdan birini biraz yordular. İstanbul’a dönüşte de x-ray’den geçen bavulumuzu açtırıp her yerini dakikalarca aradılar. 100 ml altında bulunan sıvıları fermuarlı küçük bir çantaya koymuştuk ancak bunların kapalı bir poşette olması gerektiğini söylediler. İlk kez böyle bir uyarıyla karşılaştık.
Havalimanından şehir merkezine ulaşmak için en kolay yol S-bahn‘ı kullanmak. Buradan kalkan S1 ve S8 olmak üzere 2 hat bulunuyor.Bu hatlardan size uyanı tercih edebilirsiniz. Şehir merkezine ulaşım ortalama 40 dakika sürüyor. Bizim de kullandığımız S8 hattında diğer hatlara aktarma yapabileceğiniz ilk durak Leuchtenbergring durağı.

  • Metro ve Tren Biletleri Hakkında

-Havalimanında ve şehirdeki metro ve tren istasyonlarında bilet alabileceğiniz otomatlar bulunuyor. Tek sefer kullanım biletler alabileceğiniz gibi grup biletleri de alabiliyorsunuz. Biz 5 kişi olduğumuz için ve otelden şehir merkezine tren ile ulaşacağımız için bize grup bileti çok avantajlı geldi. 5 kişiye kadar kullanabileceğiniz 3 günlük bilet 28,20 Euro. Biletin süresi ilk gün aldığınız saat kaç olursa olsun 4.gün sabah 6 da bitiyor. Bu bahsettiğimiz bilet şehir merkezinde kullanmak için. Havaalanı şehir merkezi sınırları dışında kaldığından dolayı ayrı bir bilet daha almanız gerekiyor. Bu bilet için ise yine 5 kişilik grup fiyatı 12.20 euro. Aynı anda dönüş biletini de almak isterseniz onu açık tarihli olarak alıyorsunuz. Döneceğiniz gün istasyonlarda göreceğiniz mavi kutulara okutup bilete tarih bastırıyorsunuz. Eğer bunu yapmazsanız ve kontrole denk gelirseniz 60 euro hazırlayın 🙂


-Trenlerde bilet okutacağınız ya da gösterebileceğiniz bir alet yok. Diğer Avrupa şehirlerinde olduğu gibi kontrol görevlilerine denk gelirseniz , biletinizi gösteriyorsunuz. Onun dışında bilet soran yok. Evet 3 gün boyunca kimse biletimize bakmadı ama görevliye denk gelir de biletinizi gösteremezseniz kişi başı 60 euro cezası bulunuyor! Bizce riske girmeye değmez 🙂
Genel olarak toplu taşıma ile ulaşım gayet rahat ve ekonomik. Şehrin hemen her yerine aktarma yaparak kolayca ulaşabilirsiniz.

Münih’te Konaklama

-Şehrin en yüksek sezonu olan Oktoberfest zamanını tercih ettiğimiz için otel fiyatları normalden 2-3 kat daha pahalı ve yer bulmak gerçekten zor oluyor. Uçak biletinizi aldıktan sonra çok geç kalmadan otel rezervasyonunuzu da yaptırmanızı tavsiye ediyoruz. Biz konaklama tercihimizi Letomotel‘ den yana kullandık. S8 hattında bulunan Trudering durağına 400 -500 metre mesafedeki otel, merkeze tren ile 10 dakikalık mesafede bulunuyor. Otelden genel anlamda memnun kaldık. Odalar temiz, personel ilgiliydi. Restoran bölümü olmadığı için sadece konaklama hizmeti veriyor. Otelin hemen altında bulunan Wimmer adındaki kafede sabah kahvaltılarınızı yapabilirsiniz. Biz 3 gece 4 gun için odaya 517 euro ödeme yaptık.

Münih Gezilecek Yerler

-Belki Oktoberfest olmasa yakın zamanda planlarımız arasında Münih yoktu ama gittikten sonra dolu dolu 3 gün geçirdik ve iyi ki gelmişiz dedik. Şehirde gezilecek ve keşfedilecek bir çok meydan, sokak, tarihi yapı bulunuyor. Günün nasıl geçtiğini gerçekten anlamıyorsunuz. Bir hafta önce yağmurlu olan Münih, bizim şansımıza 3 gün boyunca hep güneşliydi. Dolu dolu geçen 3 günümüzden sizler için hazırladığımız notlara birlikte göz atalım;

  • Marienplatz ve çevresi

-Her zaman hareketli, her zaman eğlenceli olan Marienplatz, 1158 yılından beri şehrin en önemli meydanı olarak kabul ediliyor. Meydanda sizi ihtişamlı Neues Rathus (Yeni belediye sarayı) karşılıyor. Binayı gördükten sonra belediye çalışanlarını kıskanmıyor değiliz, gerçekten etkileyici bir yapı. Meydanın tam ortasında 1638 yılında yapılan Bakire Meryem Sütunu’nu (Mariensaule) görebilirsiniz.


-Meydan çevresinde pek çok kafe, restoran, mağaza var.Vaktiniz varsa ara sokaklara gezinin. Çünkü her bir sokak diğerinden güzel ve bakabileceğiniz çok çeşitli dükkanlar var.
Marianplatz ve çevresini keşfetmek için eğer vaktiniz varsa bir gününüzü ayırmalısınız. Ulaşım için S-bahn Marienplatz durağı tam meydanın ortasına çıkıyor. Birazda meydan çevresindeki önemli yapılardan bahsedelim ;

-Neues Rathaus

-Marienplatz’ a adım attığınız anda sizi karşılayan yeni belediye sarayı, 1867-1909 yılları neo-gotik tarzda inşa edilmiş. Glockenspiel denilen kısımda her gün 43 çan ve 32 figürün gerçekleştirildiği bir şov düzenlenir.

-Altes Rathaus

-Belediye sarayı arkanızda kalacak şekilde, sol tarafınızda göreceğiniz yapının adı Altes Rathaus yani Eski Bedeliye Sarayı. 15.yüzyılda yapılan Rathaus, 2.Dünya Savaş’ında bombalamada büyük hasar almış ama daha sonra aslına en yakın şekilde onarılmıştır. Ayrıca Münih Oyuncak Müzesi‘de bu binada bulunuyor.

-St.Peter Kilisesi

St.Peter Kilisesi’nin manzarası

-Marienplatz’a birkaç dakika yürüme mesafesinde yer alan bu kilise, Münih’in en eski ve en önemi kilisesidir. 1327 yılındaki büyük yangından sonra kulesi dışında bütün bina gotik tarzda yeniden yapılmıştır. Münih manzarasını en iyi görebileceğiniz yer St.Peter Kilisesi’nin kulesi. Çıkış biraz uzun ve zahmetli ama en tepeye ulaştığınızda gördüğünüz manzara bütün yorgunluğunuzu unutturuyor. Tepede biraz fazla turist olduğu için hareket etmek bazen zor olabiliyor. Biz tabi ki tüm zorluklara katlandık ve daha sonra manzaranın keyfini çıkardık 🙂

-Frauenkirche

-Münih’te ki bir diğer önemli ve tarihi yapı da Frauen Kilisesi’dir. 1468-1488 yılları arasında Gotik tarzda inşa edilen kilisenin kulelerini şehrin hemen hemen her yerinden görebiliyorsunuz. Bu iki kuleden bir tanesine çıkabiliyor, St.Peter’den sonra diğer güzel seyir noktası da burası. Yapının bir diğer önemli kısmı da 1525 yılında eklenen kubbesidir. Fraunenkirche de 2.Dünya Savaşı’ndan nasibini almış. Bombalamalarda çok büyük hasar alan kilise, halkın yardımları ile tekrardan onarılıp bugünkü halini almış.

-Marienhof

-Neues Rathaus’un arka tarafında bulunan Marienhof Meydanı’nı etrafı mağazalar ,butikler, restoranlar ile çevrili sevimli bir meydan. Hava güzel ise kendinizi çimlere atabilir hem dinlenip hem güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.

-Asamkirche

Sendlinger Strase üzerinde bulunan Münih’in en eski kiliselerinden bir tanesidir. Binaların arasında kalmış, dışarıdan bakılınca çok ipucu vermese de, içine girdiğinizde insanı gerçekten büyülüyor. Barok tarzda yapılan kilise, şehirde görmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Kiliseye Marienplatz’dan 5 dakikalık bir yürüyüş ile ya da Sendlinger Tor durağında inerek ulaşabilirsiniz.


-Kilisenin bulunduğu Sendlinger caddesi de alışveriş yapabileceğiniz mağazaların, yemek yiyebileceğiniz restoranların bulunduğu, sonunda şehirde bulunan 4 tane kapıdan biri olan Sendlinger Tor‘u görebileceğiniz güzel bir cadde.

  • Englischer Garten ( İngliz Bahçesi )

-Münih’te en çok vakit geçirdiğimiz yerlerin başında gelen English Garden, 3.7 km2 alanı ile dünyadaki en büyük parklardan bir tanesi. 1792 yılında hizmete açılan park, yerel halkın ve turistlerin en çok ilgi gösterdiğini yerlerden. Her yerini gezmek isterseniz 1 tam gününüzü alabilecek olan parka en az 2-3 saat ayırmanızı tavsiye ediyoruz. Bizim gibi güneşli bir günde oradaysanız eğer yapacak çok daha fazla şey var.


-Şehrin içinden geçen İsar Nehri‘nin bir kolu olan Eisbach‘da sörf yapan gençler, English Garden’da en çok ilgi çeken bölüm diyebiliriz. Nehirde sörf yapanları bizim gibi ilk defa görmüş olabilirsiniz. İzlemekten bile zevk aldığımıza göre yapmak kim bilir ne kadar eğlencelidir. Burada biraz soluklanıp, sörfçüleri izledikten sonra parkın derinliklerine doğru devam ettik.


-Parkın bir diğer önemli yapısı, 1832 yılında inşa edilen 16 metre yüksekliğindeki Antik Yunan tapınaklarını anımsatan Monopteros. Üstünden parkı daha yüksekten seyredebilirsiniz.
-English Garden’in simgesel yapılarından bir tanesi de 1790 yılında yapılan 25 metre yüksekliğinde ki ahşap kule Chinesischer Turm. 1944 yılına kadar ayakta olan kule 2.Dünya Savaşı’nda ağır hasar almış ve 1952 yılında tekrar aslına sadık kalınarak inşa edilmiştir. Kule etrafında oturup yorgunluk atabileceğiniz bir çok ahşap masa bulunuyor.


-İşte English Garden’da yapabileceğiniz en güzel aktivitelerden bir tanesi de sezlong kiralayıp , bira eşliğinde günün yorgunluğunu atmak. Özellikle güneşli havaya denk geldiyseniz bu fırsatı kaçırmayın. Sezlong kiraları çok uygun , kullandığınız süreye göre ücret ödüyorsunuz.

Güneşli havayı değerlendirme yolları

  • Viktualienmarkt

-St. Peter Kilisesi’nin çaprazında bulunan bu şirin pazar yeri, Münih’te görülmesi gereken yerler listesine eklenmesi gerekiyor. Yiyecek, içecek, hediyelik eşya, çiçek ve daha birçok şey bulabileceğiniz bu açık pazar yerinde herkese göre bir tezgah bulunuyor. İsterseniz öğlen yemeğinizi burada yiyebilir ya da sadece tezgahları dolaşıp, pazarın hareketli ve eğlenceli görüntüsünü izleyebilirsiniz.

Renkli pazar tezgahları

  • Hofbrauhaus

-Hofbrauhaus’u yemek bölümüne mi yoksa gezilecek yerler kısmına mı dahil etsek karar vermekte zorlandık. Burası Münih’te bulunan en önemli bira evi desek yanılmış olmayız. Kapıdan girdiğiniz anda içerde ki ambiyans size eski bir hana girmişsiniz hissi veriyor. Bir diğer hoş detay çalışanların yerel kıyafetlerle servis yapması. İçerisi çok kalabalık ama mekan büyük olduğu için oturacak yer bulunuyor. Tek sıkıntı mekan çok havasız, içeri girdiğiniz anda ağır bir koku sizi karşılıyor. Biz bu sebepten dolayı oturmadık ama belki sizi rahatsız etmez.
Bu mekan ile ilgili bir diğer bilgi, Hitler’in önemli konuşmalarını burada yapmış olması ve taraftarlarını ayaklanmaya çağırmak için burayı tercih etmesiymiş. Bu arada Hitler ismini şehir genelinde yüksek sesle telafuz etmeyin çünkü hoş karşılanmıyor.
-Meraklıları için Hard Rock Cafe de burada bulunuyor.

  • Odeonsplatz ve çevresi

-Münih’te bulunan diğer önemli meydan da Odeonplatz. Meydan 19.yüzyılda Leo Von Klenze tarafından kurulmuş. English Garden’dan yürüyerek ulaşabileceğiniz Odeonsplatz, eskiden nazilerin toplanma alanı olarak kullanılıyormuş. Meydana girdiğinizde şehrin önemli kiliselerinden Theatinerkirche sizi karşılıyor. Kilisenin karşında 4 aslan heykeli bulunuyor. İnanışa göre heykellerin ayaklarına elinizi sürerseniz dileğiniz gerçekleşiyor. Ama şuan için gerçekleşmesi mümkün değil çünkü aslanlardan birinin etrafı kapalı 🙂


-Odeonsplatz’ın yanı başında şehrin bir diğer önemli parkı Hofgarten bulunuyor. Englischer Garten’a çok yakın olan park, onun kadar büyük olmasa da görülmeye değer güzellikte. Eğer Englischer Garten’den yürüyerek gelirseniz Hofgarten’in içinden geçerek Odeonsplatz’a ulaşabilirsiniz.


-Bu bölgedeki bir diğer önemli yapı Residenz Munchen. Bu saray Bavyera Kraliyet Ailesi’nin eserlerinin sergilendiği önemli bir yapı. Üç bölümden oluşan sarayın içini gezebiliyorsunuz. Residenz’in inşasına 1385 yılında başlanmış ve her kral yeni bölümler ekleyerek sarayı büyütmüş. Daha sonra 1918 yılında müze olarak halka açılmıştır.


-Odeonsplatz’a bitirdikten sonra meydanı arkanıza alarak Residenzstrasse‘den yürürseniz sol tarafınızda Max-Joseph Platz‘ı göreceksiniz. Münih Residenz’in arka tarafı bu meydana bakıyor. Ayrıca meydanda Bavyera Ulusal Tiyatrosu bulunuyor.

  • Oktoberfest

-İşte bizi Münih’e asıl getiren etkinlik. Dünyaca ünlü Oktoberfest diğer adıyla Ekim Festivali. Almanya’nın Münih şehrinde her sene Eylül ayının ortasında başlayıp Ekim ayı başına kadar süren, bütün dünyadan yaklaşık 6 milyon insanın katıldığı festival. Biranın su gibi aktığı, insanların kendilerinden geçip eğlendiği bir organizasyon.
Oktoberfest, Theresienwiese isimli festival alanında yapılıyor.

-Festival alanında ülkenin en ünlü bira markalarının bira çadırları kuruluyor. En kalabalık gün ise Cumartesi. Biz de Cumartesi günü Münih’e geldiğimiz için otele eşyalarımızı bırakır bırakmaz kendimiz festival alanına attık. Gerçekten beklediğimizden çok daha kalabalık bir ortam vardı. Bira çadırlarında rezervasyon sistemi var ve rezervasyonlar aylar önceden tükeniyor. Çoğu yer rezervasyonsuz almıyor, diğerlerinin önünde de yoğun bir kalabalık içeri girmek için savaş veriyor. Biz bu konuda da biraz şanslıydık, 5 kişilik yeri sadece yarım saat bekleyerek bulduk.


-Alandaki insanların çoğu sarhoş ama taşkınlık yapan, kavga çıkartan kimseye denk gelmedik. Tabi bu yine bizim şanslı olduğumuz bir konu çünkü Münih’te yaşayan arkadaşlarımızdan aldığımız bilgiye göre her sene kötü bir hadise yaşanıyormuş. Belki bunda bu sene katılımın terör olayları yüzünden biraz düşük kalması ve güvenliğin üst düzeyde olması etkili olabilir.
-Bu seneye kadar festival alanının etrafı açık ve istenilen yerden girilebiliyormuş bu sene ise alana tek bir noktadan güvenlik kontrolüyle giriş yapabiliyorsunuz ve sırt çantası, büyük poşet yada kol çantası ile kesinlikle içeri almıyorlar.
-Oktoberfest’te göreceğiniz yerel kıyafetlerin genel adı Tcahten. Erkeklerin giydiği deri şort Lederhosen, kadınların giydiği kıyafetin adı ise Dirndl. Eğer bu kıyafetlerden giymek isterseniz gitmeden önce internet üzerinden almanızı tavsiye ediyoruz çünkü Münih’te gerçekten çok pahalı.
-Burada biralar 1 litrelik bardaklarda geliyor. Almanlar alışık olduğu için bizim kaldırmakta zorlandığımız bardakları birkaç seferde bitiriyorlar:)


-Festival alanında yemek yiyebileceğiniz bir çok dükkan bulabilirsiniz.Et, tavuk, domuz, patates kızartması, tatlı vb. bir sürü seçenek mevcut. Bira çadırları dışında bira satışı yok ama diğer alkollü içkileri tadabileceğiniz yerler mevcut. Özellikle shot standlarını tavsiye ederiz.


-Yemeyi, içmeyi bitirdikten sonra ise birbirinden değişik ve heyecanlı oyuncaklara kendinizi atabilirsiniz. Bu alan kocaman bir lunapark. Bazıları çok iddialı ama cesareti olanlar deneyebilir:)
-Festival gece 22.00 de sona eriyor.Aslında genel olarak şehirde 22.00 dan sonra hayat bitiyor diyebiliriz.
Festival alanına ulaşmak için U-bahn’nın U4 ve U5 hatlarını kullanabilirsiniz. Theresienwies durağında inerseniz tabelelarda Oktoberfest oklarını göreceksiniz. Hatta kalabalığı izlerseniz onlar da sizi festivale götürecektir:)

Münih Yeme İçme

-Münih’in çok geniş bir mutfak kültürü yok ama burada kesinlikle aç kalmazsınız. Almanlar malum birayı seviyorlar, bu sebeple her yerde bol bol bira evi göreceksiniz . Hatta burada biradan başka alkollü içki yok mu diye soranlarınız bile olacak 🙂

  • Backerei Wimmer

-Sabah kahvaltısı önemlidir güzel yapmak lazım 🙂 Wimmer Münih’te bir çok yerde şubesi bulunan bir pastahane markası. Gitmek isterseniz aramanıza gerek yok o sizi bulur çünkü çok fazla şubesi bulunuyor. Sabah kahvaltısı için ya da gün içinde tatlılarının tadına bakmak için uğrayabilirsiniz. Bir çok tatlı ve hamur işi çeşitleri, sandviçler bulunuyor. Özellikle çikolatalı kruvasanı ve mozerellalı sandviçi denenmeye değer. İsteyenler için kahvaltı tabağı da bulunuyor ama tabi ki Türkiye’dekiler gibi beklemeyin.

  • H’ugo’s Pizza-Bar-Lounge

-Her zaman kurtarıcı bir İtalyan lezzeti vardır 🙂 Mariaplatz‘dan Marienhof‘a doğru yürüdüğünüzde meydanı geçer geçmez ilk sokaktan sola girin bir kaç dakika yürüdükten sonda H’ugo’s’u göreceksiniz. Restoran şık, güzel bir yer ve fiyat performans oranı kesinlikle çok yüksek. Menüde pizza, makarna, salata gibi bir çok seçenek bulabilirsiniz. Pizzaların boyu gayet yeterli ve fiyatlaları 10-15 euro arasında değişiyor. Etli olanların hepsi domuz eti bilginize 🙂 Onun dışında içecekler, başlangıçlar, çalışanlar, temizlik her şey çok güzel. Israrla tavsiye ediyoruz öğlen ya da akşam uğrayabilirsiniz. Akşam gitmeden önce rezervasyon yaptırmakta yarar var. Bir de unutmadan H’ugo’s kokteyl deneyin;)

  • Hans im Glück

-İşte burger severler için kaçırılmaması gereken bir yer. Hans in Glück’ün Münih’te 10 adet şubesi bulunuyor. Menüsü çok geniş, domuz yemeyenler için dana etli bol çeşit mevcut. Ekmeğinizin cinsine kadar her şeye kendiniz karar verebiliyorsunuz. Tavsiye isteyenler için Gorgonzola Burger’i öneriyoruz.

Tek hamburger alabildiğiniz gibi isterseniz burger, patates, içecek şeklinde menü yaptırabilirsiniz. Menü fiyatları 10-15 euro arasında değişiyor. Bizim uğradığımız şube Marienplatz’a yakın olandı. İçeride oturmak isteyenleri böyle bir manzara bekliyor.Çok değişik değil mi?

  • Pusser’s Bar

-İşte size Münih’te hem içkinizi içebileceğiniz hemde güzel sohbetler yapabileceğiniz bir mekan Pusser’s. Hofbrauhaus’in önünden devam edince ikinci sokaktan sola döndüğünüzde karşınıza çıkacak. Mekana girmeden ilk dikkatimizi çeken kapıda ki “no beer ” yazısıydı 🙂 . İçerisi çok büyük değil, 8-10 masa var en fazla. Hafif loş bir ortam ve fonda ince bir müzik çalıyor. Pusser’s Bar’ın aynı isimli romları ile yapılmış “painkiller” adında çok özel bir kokteyli bulunuyor. Birçok uluslararası yarışmada ödül almış ve en çok tercih edilen kokteyli. Rom ile aranız iyi ise çok seveceksiniz. Menüde 2cl – 4cl – 6cl rom olmak üzere 3 çeşit ‘painkiller’ bulunuyor. Özel metal bir bardakta geliyor ve isterseniz bu bardağı satın alabiliyorsunuz.

Tavsiyeler
-Pazar günleri mağazalar, marketler kapalı oluyor ve su alacak yer bile bulamıyorsunuz desek abartmış olmayız. Bu nedenle temkinli olun.
– DM adında bizde ki Watsons tarzı marketler var görürseniz uğrayın , bir çok kozmetik ürünü Türkiye’deki fiyatların yarısına denk geliyor.

Bir Cevap Yazın